Köpeğin Tüyü Hastalık Yapar Mı

Kedi ve Köpek Kist Yapar mı?
Birçok kişinin hamileliği yüzünden ya da çocukları olduğu için kedisini terk etmesinin nedeni kedi-köpek tüyünün kist yaptığı inancıdır.
Pek çok kişi, hayvanlardan kaçınır. Ya tüyü kist yapar, hamilelikte düşüğe sebep olur düşüncesiyle, ya da ısırır, zarar verir korkusuyla. Bu yanlış inanışlar, gerçek bir bilgi ve bilinç eksiği nedeniyle gelişmiştir. Bu yanlışlar da maalesef pek çok hayvanın önce sahiplenilip, daha sonra sokağa bırakılmasına neden olmuştur.

Bu yanlış inanışların bazılarını bilimsel açıdan değerlendirmekte fayda var..

Kedi köpeğin tüyü asla kist yapmaz. Onların tüylerinin, biz insanların saçlarından hiçbir farkı yoktur.
Kedi veya köpeklerle birlikte olduğumuzda elbette üzerimize tüy gelir. Günlük belli bir miktar tüy dökümü normaldir. Herhangi bir nedenle bu tüy yutulursa değişmeden bağırsaklar aracılığıyla atılır. Tüy boyutundaki yabancı bir cismin mide tarafından kan damarları aracılığıyla emilmesi imkânsızdır. Solunum yoluna girdiğinde ise hapşırık, kaşıntı gibi etkilerle dışarı atılır.

Kiste neden olan tüy değil, bir tür iç parazittir (echinococus). Çiğ et yemeyen köpeklerde asla bulunmaz. Parazit, kontrolsüz çiftlik hayvanlarında bulunur. Ve bu eti çiğ olarak yiyen kedi, köpeklere bulaşır. Kedi ya da köpeğe enfekte olan hayvan, parazit yumurtalarını dönem dönem toprağa bırakır. Bu topraklarda yetişen sebzeler aracılığıyla (örneğin marul) evlere taşınır. Kontrolsüz sularla sulanan tarım ürünleri de bulaştırabilir. Bu sebzelerle bulaşması ihtimali parazit bulaşmış kedi ya da köpekten bulaşma olasılığından çok daha fazladır.

Yani bu parazitin erişkin şekilleri ana konakçı olan kedi, köpek, kurt, tilki gibi hayvanların bağırsaklarında bulunur. Larva şekilleri ise ara konakçı olan koyun, keçi, sığır, deve, domuz, at, eşek, manda, karaca, geyik, çeşitli kemirgenler ve insanlarda kist içinde yaşarlar. Kedi ve köpeklerin dışkılarıyla atılan bu parazitin yumurtaları ağız yoluyla alındığında insanı enfekte eder. Alınan bu yumurtalar bağırsaklarda açılarak bağırsak duvarını geçer, kan ve lenf yoluyla öncelik sırasıyla karaciğer, akciğer, diğer organ ve dokulara yerleşerek kist formunda yaşamlarını sürdürürler. İşte kist olarak bahsedilen aslında budur. Yani kistler, küçük dostlarımızın tüyleriyle alakalı değildir. Çünkü az önce de dediğimiz gibi NORMAL BİR

TÜY BİZİM KENDİ SAÇIMIZDAN FARKSIZDIR.
Peki, bu hastalıkta tüyün rolü ne ve niye hepimiz evcil hayvan tüylerinden bu kadar korkuyoruz diye sorarsanız; cevap; tüylerin bu parazitin “yumurtasını” taşıma riski olmasıdır. Biraz daha açarsak, paraziti taşıyan kedi ve köpeklerin tüylerine parazitin yumurtaları yapışır ve yumurtaların yapıştığı bu tüyler havada uçuşurlar. Uçuşan bu tüyleri de ağız yoluyla alma riskimiz bulunur.(Suçlu olan tüy değil; tüye yapışmış olan parazit yumurtasıdır).

Ufak dostlarımızın tüylerini yok edemeyiz. Ancak bu paraziti 3 ayda bir ufak dostumuza yaptıracağımız parazit tedavisiyle yok etmemiz çok kolaydır. Bu yüzden uçuşan tüylerden hiçbir korkunuz olmasın!

Ayrıca beslenilen evcilde parazit yoksa kontrolsüz çiğ et yemiyorsa “echinococus” diye bir sorunu kesinlikle olmaz.

Kediler, hamilelikte düşüğe sebep olmaz.
Hamilelik öncesi toxoplasması pozitif çıkan biri, bağışıklığı kazanmış demektir ve asla korkmaması gerekir. Ama negatif ise toxoplasma antikoru, o zaman daha temkinli ve dikkatli davranmak durumundadır.
Kedi bulunan evlerde, her şey çok güzel giderken, evin sahibi, annesi, birden hamile kalıverir ve ilk iş, ya etraftan söylenenler ya da hayvan sevmeyen ve bazı bilimsel gerçekleri biraz göz ardı ediveren doktoru nedeniyle kedisinden vazgeçer. Sebep? Toxoplasma gondii adı verilen bir protozoon (parazit) dur. Fakat bu insanlar, hamile kalan bayana ilk iş olarak çiğ et yememesi, çiğ ete dokunmaması gerektiğini nedense söylemezler. Evet, daha öncesinde, yani hamilelik öncesinde Toxoplasma yönünden negatif olan bir bayanın, hamileliği sırasında bazı noktalara çok dikkat etmesi gerekir. Çiğ et ve ürünleri yememenin, dokunmamanın yanı sıra, daha önce bahsedilen, yapraklı sebze ve meyvelere de çok dikkat etmelidir. Evde kedisi varsa, o (kediyle ilgili yapılması gerekenler) aslında işin belki de en kolay kısmı…

Sadece kedisinin dışkısını günlük olarak uzaklaştıracak ve bu işi yaparken eldiven kullanacak. Kedisinin tüm kontrolleri yapılmışsa ve kedisi çiğ et yemiyorsa, hiç ama hiç korkulacak bir durum bulunmamaktadır.

Aslında, korktuğumuz ve sağlığımızı tehdit ettiğini sandığımız kedi ve köpeğimizin, bizden çok daha sağlıklı ve çok daha kontrollü olduğunu acaba hiç düşündük mü?

Hangimiz rutin olarak parazit muayenesi yaptırıyoruz? Pek çok insan salam, sucuk, sosis, çiğ köfte yer ve herhangi bir antiparaziter tedavi veya rutin kontrol yaptırmak aklına dahi gelmez…

İnsanlar, dışarıdaki risk faktörleriyle sürekli iç içedir.
Aslında, evimizdeki kedi köpeğimizin bize değil, bizim onlara tehlike taşıdığımızı biliyor muydunuz?
Örneğin, Entamoeba histolytica adında bir protozoon (amipli dizanteri etkeni), insan ve maymun gibi pek çok canlıda enfeksiyon oluştururken, köpeklere de bu enfeksiyon insanlardan bulaşabilmektedir. Ama enfekte olan köpeğin, insana bulaştırabilmesi söz konusu değildir.

İnsanın enfeksiyonu nasıl mı olur? (bu protozoonun bulaşması, dışkıyla atılan kistleriyle olmaktadır).
İyi yıkanmadan yenen sebze ve meyvelerle bu kistleri ağız yoluyla alabiliriz, enfekte olan kişinin dışkısının bulaştığı her şeyle, enfeksiyon yayılabilir. Buna, iyi yapılmayan tuvalet temizliği de dahildir!!!

Kim, kimden daha tehlikeli?
Bilinçlenmek ve farkındalık, olması gereken en önemli unsurdur.
Tüm sevgilerde olduğu gibi hayvan sevgisinde ve havyan bakımında da…
Evdeki ve dışarıdaki dostlarımıza sahip çıkabilmenin yolu, bilinçli ve iyi eğitilmiş, konusunda uzman olan hekimlerle işbirliği yapmaktan geçer.

Onlardan öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki yitirmiş olduğumuz değerlerimizden…

Katıksız sevgi, affedicilik, dinginlik, sorumluluk duygusu ve daha pek çoğu...

Çocuklarımız bizden öğrenecekler paylaşmayı, sahip çıkmayı. Canlıların katledildiği bir dünyada bizler çocuklarımıza canlı sevgisini aşılamalıyız ki gelecek nesil vahşeti, şiddeti değil sevgiyi yaşayabilsin.

Bilmediğini bilmeyenden kaçmak gerekirmiş. Bilmediğini bilene ise öğretmek...

Almak isteyene her zaman verecek sevgimiz, bilgimiz vardır. Hayvan sever değil- canlı sever insanlar olarak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder